90 memesi olan yazarlardan farkı olmayan yazarlardır.

Sevgili olmanın kanuni bir önemi olmamasından kaynaklanan, adeta size "neyi oluyon abi sen" diyen bir sistem içinde meraktan gebermenize neden olan durumdur.

ilk kez dayımın siyah background üzerine kocaman beyaz yazıyla yazarak msn messenger avatarı yapmasıyla tanıştığım söylemdir. (bkz: ben böyle hayatın aq)

Ayda iki veya üç kez dolu dolu söylerim.

okulun sonuna geldik. normalde bu sıradan bir insanı sevinderen bir olaydır. gerçi eskiden beni de sevindirirdi. ne zaman böyle bi bitişle yüzleşsem depresyona girerim. en nefret ettiklerim de dahil tüm arkadaşlarıma söylemek istediğim ama bir türlü söyleyemediğim bir şey var sözlük. çok güzeldi. güzel anılardı. sırf beni acı dolu iş hayatı bekliyor diye demiyorum bunu: tekrar 4 yılım olsun yine vereyim bu şekilde geçsin. çok özlücem her şeyi.

en sevdiğim şey de sözlük ne biliyor musun? öğretim yılının son haftaları. kimse gelmemiş, koridorlar bomboş. içimden bi ses sürekli şey der, bir zamanlar böyle değildi.

arkadaş çevresinin geçmişinden kaynaklanan bir dil varolur. bu dilin içinde, grubun önceden yaşadığı komik olaylar vardır. çocuklardan birisi komik duruma düşer, diyaloğu yıllarca sürür gelir. işin tuhaf yanı bu jargonu sadece yaşayan tayfa bilir. her geçen gün anlaşmak için kurdukları cümle sayısı azalır. bakışlarla anlaşılır. sonra saat artık işlemiştir. bu dil, bu geçmiş, artık asla eskisi gibi olamayacak şekilde biter. aradan zaman geçer ve buluşmalar olur, belki o da. ve hasret gidermesi gereken bu buluşmalar bana daha çok acı verir: bir zamanlar böyle değildi.

üslubuyla gönlümde yer etmiş hocadır. çokça kez sözlerini onun ağzından söyler taklini yaparım, kulakları çınlasın. ders işlemesi benim tarzım değildir. eleştirileri süperdir. bir kaç konu hariç tüm eleştirilerine katılmışımdır. acı söyler ama doğru söyler.
matematik konusunda hem fikir değilizdir çünkü her gördüğüne ilkel der. öğrencinin yapamamasından yakınır ancak ayrıştırılabilir diferansiyel denklem için 15 dakika dersten yediği olur.
biraz vurdum duymazmış gibi üslubu vardır. sınavları konusunda entrylerin çoğuna katılmıyorum, gerçekten basit sorar. ezberleyenleri eler.

--spoiler--
kitaptan ezberlediysen hiiç hiç çözme. bak bakalım aynı soru mu. değiil. ... bakın nasıl eledim kitaptan ezberleyenleri
--spoiler--

derste anlatırkenki düzenine, sakinliğine ve titizliğine bayıldığım hocadır. ne kadar derste canınız sıkkın olsa da onun sakinliğiyle siz de sakinleşiyorsunuz. bir kaç kez birebir konuşma şansım oldu ve gerçekten de kibardır kendisi. sıradan olmayan soru sorduğunuzda bir gülümseme yapar, ve bu sahne nadirdir. ve o an samimleşir. çok tatlı "köşegen" deyişi vardır.
çoğu prof hocanın aksine büyüklük taslayan bir hoca değildir.
hiç unutmam sayısal analiz dersinin sınavında sorduğu bir soru aynı zamanda analitik olarak da çözülebiliyordu. Ancak sınav bunu sınamadığı için analitik çözümü soruda veriyordu. ve o sınavda da analitik çözümde hata vardı. belki bir çözüm hatası belki bir imla, herneyse. bunu gidip hocaya sordum ve aldığım cevap hayret vericiydi. kibar bir şekilde, aa öyle mi? onu dikkate alırım şeklinde olumlu bir yanıt dedi.
odasının kapısına ilgilendiği branşla ilgili materyal asmış, sayısı bir elin parmağını geçmez hocalardan biridir. konusunun felsefesine girmeyi sever ve kitabında da mevzuyla ilgili bilim insanlarından bahseder.
akışkanlar mekaniği dersine giren olduysa, denklemleri diferansiyel formda da ayriyeten verir ve illa ki hesaplamalı akışkanlar mekaniğine atıf yapar. kim bilir belki de bazen dayanamadığından hesaplamalı akıştaki bir algoritmadan bahseder.
kendi notasyonu kullanılmadığında kıyamet koparan hocaların aksine gerçekten iletişime önem veren nadir hocalardan biridir.

bende bir resmin var
yüzüme bakmıyor.

engelliler için imal edilen ayakta durma cihazlarının 900 liradan satılması.
neredeyse tamamen içi boş kare saç parçaların birbirine kaynaklanmasıyla; dayanıksız, çabuk yıpranan dolayısıyla doğaya israf ürünler olmasına rağmen 900 liraya satılması.

bir aydır o yazmadıkça, rahatsız etmiş olmayım diye, yazmadım. bana nerdeyse her gün yaptığı şakayı bu sefer de ben yaptım. beni engelledi. engellemeden önce de, bana bir daha yazma, dedi. şimdi yaptığım fedakarlıklar çöpe mi gitti sözlük?
evet biliyorum. adeta 15 yaş entrysi. ama insan kendini rezil bir hale soktuğunda hakediyor alçalmayı.
neyse bugün son zamanlardaki en özgür günlerimden biri.

islamiyeti seçmiş ve oldukça da genç yaşta söylenilesi bir öznel şahıs cümlesidir. laikler kafirse hesap gününe ne gerek var değil mi? hem biz laik olmayıp da türlü islam dışı uygulamaları tarihte görmüş nesliz.
evet arkadaşım dediğin gibi, islam toplu bir pakettir: ayıklama yapılırsa bozulur ve islam olmaz. ancak şu da bilinmelidir ki allah kalplerden geçeni bilmektedir. yani başlıktaki söylemlere hiç ama hiç gerek yok.

bir kağıt parçası (diploma) için kendinizi burada zorla tutuyorsunuz. bir şeyler öğrenmek isteyen, kendini geliştirmek isteyen göremiyorum.

bitip tükenmez sigaram,
ciğerim nefessiz kalmış.

benim yağmurumda gezinemessin üşürsün,
dağıtır gecelerim sarışınlığını,
uykularımı uyusan nasıl korkarsın.
aysel git başımdan ben sana göre değilim

tatlı hayat.

o benimdir. geçtiğimiz her yerden illa bir anı çıkartır defalarca da anlatırım. bıktılar artık benden. ama tabi bunu yaşanan hatıralara değer verdiğim için yaparım.

çoğumuzun hayatından daha anlamlı bir hayattır yaşadığı. atom bombası muhabbetini gündeme getirenler einsteinin yazdığı mektupları ve siyasi yazıları okumalılar. 7 tl ye kitabını bulabilirsiniz. savaş karşıtı, silahsızlanma hareketi savunucusudur. atom bombası suçlamalarına kendi döneminde de raslanır. ve çok da güzel bir şekilde bu suçlamayı çürütür. bu konudaki fikirlerini kendi ağzından dinlemelisiniz.
masa başı memur yaşantısında devrim niteliği taşıyan bükük uzay fikriyle esas ünü yakalamıştır. popüler olmayan daha bir sürü katkısı vardır. yahudidir. ancak fikirleri oldukça islama yakındır. ırkçı değildir ve ciddi şekilde ırkçılığa tepki göstermiştir. sembolik bir tanrıya inanır. evlilik hayatı akademik hayatı kadar efsanevi değildir.

(not: bu söylediklerim kendi yazdığı yazılarından ve mektuplarından çıkarımlarımdır)
(edit: evlilik hayatı diye bir tamlama yok sanırım)

beceriksizliği yüzünden anatomisine düzensizlik katmış kişiliktir. postürü bozulmuştur ve ağrı çekiyordur. çektiği ağrıları da motivasyon kaynağı yapıp kendisini bir şey zanneder. şunu unutmamalıdır ki ne kadar kuvvetli olursa olsun, kuvveti ölçülebilir ve kuvveti üstten sınırlıdır. kaldırabildiklerini 5-6 yıl sonra muhtemelen yaşlılıktan kaldıramayacak olandır o yüzden bırakın zevk aldığı işi yapmaya devam etsin.
ayrıca vücut geliştirme sporu ile ilgilenenlere sorum şu ki, neden mütevazi ve başarılı bir sporcu olmuyorsunuz?
not: kasımız çektiği için diyen olmuş. kaslarını esnetmen ve boyunu uzatman gerekmez miydi, sadece enine büyütmeyecektin herhalde!?

yıllarca genç nesile, enerji yoktan var edilemez vardan yok edilemez klişesiyle tanıttırılmış; bazen anlatılırken kainatın kuralları denerek öğretilmiş ancak esasında çok masum ve hesabı bilenler için kullanışlı bir çözüm yolu/yordamıdır.
hoşa gidilesi iki özelliği vardır. birincisi korunum kabulü. ikincisi bazı faktörlerden bağımsız olup isteden ana götürebilmesi. ( kitap önerisi fizik yasaları üzerine, richard feynman )
--spoiler--
(şöyle bir örnek veriyor, alıntı değil ikinci ağızdan anlatıyorum) bir odaya 10 tane oyuncak getirdiğinizi düşünelim. ve odadan bir süreliğine ayrılıyorsunuz. çocuğunuz oyuncakları saklamış. odaya girdiğinizde bildiğiniz şey, bu odadan herhangi bir oyuncağın çıkmadığıdır. mesela ordanın ortasında 3 oyuncak görürseniz diğerleri kanepenin arkasında veya yastığın altında olabilir. eğer koltuğun altında 3 tane daha yastık bulursanız yastıkların altında 4 tane olması muhtemeldir.
--spoiler--
enerjiyi hesabında kullananlar bundan faydalanır.
ikinci özellikse, falanca falanca anda bir şeyleri topluyorum ve başka bir ana gidiyorum. aynı falancaları toplayınca aynı sayıyı elde ediyorum (korunum). o iki falanca arasında izole sistem istediğini yapsın. evet, enerji bu kabullerle ve aslında yoldan bağımsızlığı gösterildiği sürece hesaplamalarda ciddi bir kolaylık sağlar.
efendim enerjiyi anlamak istersek önce kütle nedir bir sormalıyız. sonra peki kuvvet nedir diye sorsak? aslında kardeş gibi bir şeyler. kütle, kuvvet, hareket, enerji. klasik fizik ile bunları kullanarak çok büyük şeyler hesaplanabilir. ve işin tam olarak ne olduğu tam bir bilmece.

sadece demekle kalmasındansa demek yerine bunu göstermeye çalışan erkektir.

oruç tutmuyor olsaydım diyecek olduğum sözlerdir:
tam olarak emin olamadığım şeye ne feda edebilirim ki?